Özellikle İstanbul için ulaşım çok büyük bir problem. Bu konunun en önemli çözümü hiç şüphesiz toplu taşıma, özellikle de kaliteli toplu taşıma.
Sağolsunlar, sistem kurucuları düşünmüşler, demişler ki her önüne gelen de insanları taşımasın, biz bu işi kontrol altında tutalım, insanları bir yerden bir yere götürmek isteyenler bize başvursunlar, denetleyelim, bakalım, uygunlarsa verelim plakalarını çalışsınlar. Uygun oldukları ve koşulları sağlamayı da sürdürdükleri müddetçe çalışmalarına izin verelim.
Güzel fikir, yalan yok. Ama bizimki gibi gelişmeyle arası çok da sıcak olmayan ülkelerde temel bir problem var; rant!
Vakt-i zamanında birileri gerekli şartları sağladı ve bir şekilde bu plakaları aldı (bkz.: Servisçilerin bitmeyen plaka talebinin ilk plakalar dağıtıldıktan sonraki durumu), buraya kadar her şey yolunda. Artık güzel güzel denetlenen bir taşıma sistemimiz oldu.
Ama sonrasında başka bir şey oldu. Nüfus haldır haldur yükselirken (ki üç dört milyondan yaklaşık yirmi milyona) plakaların sayısında benzer artış yaşanmadı.
Küçük bir örnek vermek gerekirse; 2018 model bir araba aldık diyelim, işi gücü de bıraktık, dedik ki biz taksici olacağız. Gittik belediyeye başvurduk, yazdık dilekçemizi, dedik ki “biz bu şartlara haiziz, plaka verin ki eksiklik gördüğümüz noktalarda toplu taşımaya katkıda bulunabilelim, yıllık harcı olan üç kuruşu da banka hesabınıza yatırdık. Arz ederiz.”.
Dilekçeyi başkana kadar götürüp topluca, kademe kademe gülerler herhalde.
Peki alternatifimiz ne? Tabi ki daha önce bu plakalardan almış ama kullanmayan (ki bu durumda neden plaka hala bu kişide) birinden almamız veya kiralamamız lazım.
İşte tam burada devreye yepyeni bir ticari yapı giriyor. Ortalama bir taksi plakası (İstanbul için) satış fiyatı 1.700.000TL, kirası aylık 8.000TL-9.000TL ve ekstra yıllık 20.000TL-30.000TL hava parası.
Şimdi burada bu araçların esnafıyla da empati yapmak lazım. Basit bir hesapla; günde 500TL’den sonra bir araba para kazanmaya başlıyor, bu da aşırı strese ve baskıya neden oluyor; haliyle de kalitede dibin tozunu alıyoruz.
Ama tüm bunlardan müşterilere ne?
Yani durum genel olarak şu şekilde;
– Devlet vatandaşı korumak, zarar görmemesini sağlamak, standart hizmet alabilmesi için bir yasa çıkartır.
– Belli sayıda plaka dağıtıldı (tabii şartları sağlayanlara verildi diye düşünüyorum).
– Sonra nedense kimse bu şartları sağlayamadı.
– Tabi talep yükseldikçe sınırlı arz değerlendi.
– Müşterileri taciz eden, turiste tur attıran, ipsiz sapsız herkesi içeren bir paydaşlar güruhu oluştu.
İlk adıma dikkatinizi çekmek istiyorum; vatandaşını korumak isteyen(!) devlet, günün sonunda vatandaşının bir yerden bir yere giderken başına gelebileceklere engel olamayacak duruma geliyor.
Ve sonra o geliyor; Uber!
Tabii yalnız değil, aynı şekilde hizmet veren birkaç uygulama daha var.
Araçları denetlenen, şoförleri sınavlara tâbi tutulan, belli kabul süreçleri olan bir şehir içi taşıma sistemi. Ve başvuru olduğu, şartlar sağlandığı sürece yeni araçların sisteme eklenebildiği bir düzen.
Az önceki birinci maddeye tekrar dönmek istiyorum; devletin vatandaşını korumak için özel olarak tasarladığı(!) plaka sistemi.
Sözün özü, ister AKP’li söylesin, ister CHP’li (ki nedense tüm partiler konu rant veya milletvekili maaşı olduğunda süper anlaşıyorlar), benim için taksiyi çağırdığım tek bir an var; “Confirm Uberxl”.
Teklifinize çok ilgiliyim, lütfen bana telefon edin veya WhatsApp’tan yazın +90549*******